BANANE, BANANE, BANANEEEE



Oğlumu anaokuluna bıraktığım ilk aylarda, inanılmaz bir direnç gösterir, servise beş kişi ile biner ve  tüm ağlardı.

Bende iş yerinde onu düşünmekten kahrolurdum. O zamanlarda gittiğimiz bir pedagog, evde o kadar güzel vakit geçiriyor ki, yuvaya direnç gösteriyor demişti. Çünkü biz onla yuıvada yapılacak her türlü atraksiyonu, okul öncesi eğitmeni olmamlada alakalı olsa gerek, yapardık.

Güne sulu boya ile başlıyorsak, hamur oyunu ile devam ediyorsak, parklarda bahçelerde bitkileri inceliyorsak, eve dönüşte hışır gibi olup, güzelce temizlenip, birlikte yemekler hazırlıyorsak, çocuk gitmek ister mi yuvaya.

Bir ay kadar direndikten sonra, çığlık çığlığa gitmek, yemekleri yememek, okulun duvarlarından birer parça sökerek eve getirmek gibi , 

sonunda pes etti, her sabah beş karış suratla yuvaya gitti.

Yuvadan mezun olup, ilkokula başaldığında ise, yuva cd lerini seyretmeye, yuvayı özlemeye başladı.

Çocuklar zor iştir. Hepimizden daha kolay adapte olsalarda, küçücük bedenlerinde taşıdıkları büyük ruhla, hayata asılmaya çalışırlar, daha ikibuçuklu  yaşlarda. O yaştan beri bizle birlikte mücadele ediyor.Sabahın köründe kalkıyor, servisle okula gidiyor, akşam olmasını bekliyor.

Konuya nereden geldik derseniz, bugün günlerden Pazartesi ve ben nefis bir hafta sonunun ardından, işe geldiğimde, yuvaya bırakılan çocuk gibi hissettim kendimi.

Bir saate kadar geçeceğinden, eve gidiş saatinin nasıl geçtiğini anlamayacağımdan emin olsam da, bu sabah zor geldim.

İyi haftalar olsun hepimize, özlemek durumunda kalmamak dileğiyle...

Sevgiyle

G.Banu KOCATEPE
Şubat 2015



Yorumlar

Popüler Yayınlar