YAŞARKEN HİÇ KOMİK DEĞİLDİ. :)
Yaşarken
hiç te komik değildi?
Şimdi
ise komik taraflarından bakıp gülüyorum.
İnsan
hayatı nelere muktedir, her şey bizim için.
Yeni,
taze, iki yıllık evliyiz, yıl 1996, pembe, güzel, küçük, modern dizayn edilmiş anacığımın
evinde oturuyoruz. Hamileyim, misafirlerimiz var. Ankara’dan gelmişler,
kayınvalide, görümce, enişte ve yeğen. Bir gece önce kayınvalidem gece
hastalandı ve lavaboyu ister istemez meşgul etti, hepimiz koşturduk.
Ertesi
gün çok şükür iyileşti.
Ertesi
gece sabaha karşı uyandım. Lavabo dolu, tekrar hastalanmış olabileceğini
düşündüm. Biraz bekledim. Derken gitmem gereken mekan(wc) boşaldı ve ben yarı
gözüm açık yarısı kapalı antreye doğru
çıktım.
Karşımda
eşofmanlı, spor ayakkabılı, genç bir ‘’hırsız’’ ile burun buruna geldim. Evet
bildiğiniz hırsız.
Filmlerdeki
gibi sanki dilim büyüdü, bir türlü ‘’imdat hırsız var’’ sesi çıkaramıyorum. Karnım
burnumda, 6. Aydayız, hava sıcak, dış çelik kapı belki dört kez kilitli, alt ve
üst olmak kaydı ile, onun dışında demir kapımız var oda kilitli, fakat hırsız
içerde, sayın eş uyuyor, ev halkı fosur fosur uykuda inanılır gibi değil.
O
zavallı da beni görünce korktu, gözleri fal taşı gibi açıldı ve kendini yere
attı. Ben bu arada avazım çıktığı kadar bağırdım. Tüm ev halkı misafirlerde
dahil, kayınvalidemler, görümce, çoluk çocuk tüm apartman ayakta.
Hırsız
camdan tazı gibi atladı gitti.
Evde
her yer her yerde, ne kadar kıyafet varsa dökmüş, çanta varsa açmış, atmış,
evde muhtemelen bir saat kafasına göre takılmış, nam-ı diğer hırsız amcam
lavaboya da girmiş J
Kayınvalidem değil lavaboyu kullanan hırsızın ta kendisiymiş, rahat rahat şeet tirmiş.
Derken
yavaş yavaş ayıldık, aradık polisi. Bu arada hırsızı ben gördüm, karşılaştım ama, diğer ev halkı ayılıp bayılıyor, kolonyalanıyor.
Ben ise şoktayım.
Oğlum
hala karnımda şükür ki, zaten onunda niyeti yokmuş, surmatüre (10 aylık) doğdu .
Polis
bey telefonda soruyor, hala orada mı, ona göre gelecek.
Allah’ım
neresini anlatsam foss, bir saat sonra geliyorlar, parmak izi ekibi, evlere
şenlik. Tedbir, profesyonellik sıfır, o gencecik tecrübesiz yaşımızda net bir
şekilde görüyoruz yaşanılanları. Akıl veriyor, iş yapmıyor, çaresiz, ümitsiz
bir tablo çiziyor.
Atı alan
Üsküdar’ı geçti, hırsız götürdüğü ile kaldı, bizim misafirler korkudan ertesi
gün anneanneye misafir oldu J
biz ise deprem olana kadar (1999) her akşam lavaboya karı koca el ele
gittik. Allahtan deprem oldu da, hırsız korkusu kalktı, deprem korkusu oturdu
bünyeye.
Sonrasında
demirlerin miktarını artırdık, pimapen camlara elektrik vermeyi bile düşündük
ancak illegal olur diye tenezzül etmedik.
Derken
oğlumuz doğdu, 5-6 aylıkken bir zat-ı muhterem hırsız şoku daha yaşadık. Bu kez
karşılaşma yok ama, ev talan, sabah
uyanıp gerçeklerle karşılaşınca şoka girdik. Neyse ki minik oğlumuz yerinde,
giden sadece paralar, altın ve eşimin Çarşı mağazasından henüz bir iki hafta
önce aldığı deri yakalı montu, amcam giyip gitmiş.
Son
vukuattan sonra, alarmlar takıldı, ev değiştirildi, yaş büyüdü. Geçti 9-10 yıl,
2005 yılında yeni eve bir hırsız vakası daha girdi. Girmeye çalıştı, alarmlar
çalınca giremedi.
Girseydi
ben artık sopa atacak kıvama gelmiştim ama giremedi. Korktu.
Dedim
ya, yaşarken hiç te komik değildi. Şimdi
gülüp geçiyoruz. Şükrediyoruz, canımıza , kasıt olmadı diye.
Kalın
sağlıcakla, ha bu arada bu macerayı nerede anlatsam düşene gülenler ekibi,
hırsız girmeye de pek güldü. Gücenmedim desem yalan olur.
Sevgi
ile…
G.Banu
KOCATEPE
Aralık
2016
Yorumlar
Yorum Gönder