CORONALI GÜNLER...
CORONAVİRÜS GÜNLERİ;
Bir ay önce, kuşlar farklı cıvıldıyor, güneş farklı doğuyordu
ve bizler, bir çoğumuz şımarıkça bu
güzellikleri fark bile edemiyorduk.
Tam bir ay önceye, alt
tarafı otuz gün önceye dönüyorum, akşam iş çıkışı doğum günü kutlamaya
gittiğimiz geceye, cadde gene cıvıl cıvıldı, hava mis gibiydi, sevdiğimiz bir
arkadaşımız için plansız programsızmış gibi görünen bir mini toplantı ile attık
kendimizi mekana, kahkahalar eşliğinde biralar, sohbet derken gece sonlandı ve eve
dönme zamanı geldi, araçta radyoda Çin deki virüs anlatılıyordu, kendimce
onlara acıdım ve çok şükür o sırada bizde vaka sayısı sıfır idi.
O süreçte hiç fark etmeksizin hayat bana güzeldi…
Bakanın her akşam 19 sularında verdiği bilgiler ile
silkelenmeye başladık, 10-20-50….
‘’Başkasının ölümü hep istatistiki olarak okunur,
ölüm ancak bize yaklaştığında ete kemiğe bürünürmüş.’’ Ahmet Dolu
Mottomuz oldu bu sözler, derken olanlar oldu, bir anda çığ
gibi büyüdü ve bize de sirayet etti, üç- beş derken sayı neredeyse binleri buldu. Her gün
bir sürü ölüm haberi almaya başladık. Zengini, fakiri, eğitimlisi, eğitimsizi fark etmeksizin. Adil,
eşit ve ete kemiğe bürünmüş şekilde… Baş ucumuzda.
Alt tarafı bir ay dediğimiz süreçte,
Hayal bile edemeyeceğimiz; film gibi günlerin ortasına
düştük, sistemler değişti, eğitim süreçleri farklılaştı, iş insanlığı değişti, toplantılar
değişti, işleyiş değişti, hayat değişti… Dünya değişti…
Sokağa çıkma yasakları, değerli kişilerin ölümleri, iş
dünyası, evde çalışma metotları, psikolojik olarak sınanması, ayakta kalmaya
çalışma, hastalanmamak için dua etme, bu günlere şükretme, hesaplaşma, gündeme
ayak uydurma, evde çalışmaya adapte olma, evdekilerle ilişkileri yaşama, unuttuğumuz
değerlerin geri gelişi, kitap ve bilgiye sarılış, kendimizle hesaplaşma ve daha
nicesi. Şok ve evrilme…
Hayat bize sıkı bir ders verdi, her şeyi sil baştan
öğretiyor.
Bana düşenlerde; şükretmeye devam ediyorum. Oksijene hasret
insanları düşünüp bol bol dua ediyorum. Dualarım tüm Dünya için.
Ev işlerini küçümseyen ben, evinin hizmetçisi değil kraliçesi
olacaksın diye büyük büyük laflar eden ben; her gün yaşadığımız evi güzelleştirmek ve bahar
geleceğine inanmak için, bana düşen ne varsa zevkle ve şarkı türkü eşliğinde
yapıyorum.
Manikürsüz on gün
duramayan ben, bir aydır manikürsüz J
yüksünmeden duran gene ben.
Hayat; sürprizlerle dolu ve mottom olan sen planlar
yaparken başına gelen şeylerin tamda kendisi.
Evimde gelecek güzel günleri düşünerek , mutfağımdan mis gibi
hamur ve kek kokuları geliyor, her defasında şükrederek.
Eşim, oğlum, kedilerim ve ben hayal kurmaya ve ümit etmeye
devam ediyoruz. Sevdiklerimizi özlediklerimizi teknoloji sayesinde görüntülü
aramalarla bir nebze olsun kendimizi rahatlatıyoruz. Acı gerçeklerle
yüzleşirken, rengarenk bir Dünya için dua ediyoruz.
Kendi adıma iş hayatındaki işlerimin dışında, bol bol kitap okuyorum,
eskiden geç uyananlara inat, hafta sonları geç saatlerde kalkıyorum ama
üretmekten asla vazgeçmeden, faydalı olmaya çalışmaya devam ederek, yeni
kurslar, işlerimize yeni katkılar vs.
Bu süreçte kendime bir şey olursa diye düşündüğümde, geriye
baktığımda, özür dilemem gereken hiçbir insan olmadığı için bir kez daha
şükrediyorum. Bilmeyerek kırdıklarımı bilemem, ancak bilerek ve isteyerek
kimseye kötülük yapmadım. Yapanları da affettim gitti.
Kim bilir belki bir ay sonra her şey çok başka olacak.
Yeniden eski günlere kavuşmak dileğiyle,
Yeniden hak ettikleri itibara kavuşan doktorlara, öğretmenlere,polislere, tüm emekçilere,
Selam ve sevgi ile…
Güneş Banu KOCATEPE
Nisan 2020
eline emeğine sağlık insana güç veriyosun :)
YanıtlaSilteşekkürler...
Sil