BAŞLIĞIDA SİZ KOYUN...
Başlıksız…
Söyleyeceklerime başlık bulamadım, teknolojiler, evrilen
yaşamlar, uzaktan çalışmalar derken eski bakir dönemler aklıma geldi bugün. Çocukluğum…
Anneannemin bizi ziyarete geldiği, küçüklüğüm, 75-76 yılları
belki 80 ler…
Anneannelerin evimize gelmesi tam bir şenlikti, kış ayı ise
annem annesinin gelişini fırsat bilir yorganları çıkartır, saten yorganlar
kaplanırdı. Nevresim kültürü o yıllarda bu aşamadaydı en modern evlerde bile.
Kaplanacak yorganlar hazırlanır, kolalanır, mis gibi yıkanır
paklanır ve ritüeller başlardı, evin kedileri oynaya zıplaya, tüm kadınlar şen
kahkahalarla işi neşeye çevirir ve yorganlar kaplanır, gardıropların üzerine daha sonra kullanılmak
üzere kaldırılırdı. Nerede öyle vakumlama teknikleri, nerede Taçlar nerede Linensler…
( Dikkat reklam içerir)
Yorgan iğnesine geçirilen iplikler, yere oturmuş neşeli balık
etli kadınlar, şen kahkahalar, küçük çaplı çekiştirmelerle anılarımdalar.
Aynı canım kadınlar sarmalar da yapardı, o yıllarda insanlara
sarılmaz dolmalar sarılırdı.
Anneannem yaprakları ve içi hazırlar, öyle lalettayin içler değil, fıstıklı üzümlü, yaz dolması ise ki diğer adı yalancı dolma ayrı harç, kış dolması ise ayrı harç hazırlanır, yaz dönemi ise çiçek bezenmiş balkona masalar kurulur, dolma sarılacak kap kacak hazırlanır ve bilekler sıvanırdı, biz küçük kızlara da birer küçük alan yaratılır bizlerde orada katkı sağladığımız sanarak bıcır bıcır küçük ellerle yamuklu yumuklu irili ufaklı dolmalar sarardık. O küçücük ellerle sarılmış küçük kız dolmalarının akşam babaya sunulacak olması ne heyecandı.
Bu sırada ocakta bakır cezvede kahveler pişer, biz küçük
kızlar kara kız olmayalım diye sütlüleri pişerdi. Molalarda kahveler içilir,
şen şakrak işler devam ederdi,
Hem laflanır, hem sarılır, hem dizilir, hem de akşam evin çok
çalışan babasına yapılacak sürprizin heyecanı yaşanırdı.
Gülümseyerek ve mutlulukla yad ediyorum o yılları, her şey o
kadar bakir iken ne lezzet vardı herkeste…
Tüm bunları düşünürken, evlatların, torunların bizi nasıl
hatırlayacaklarını düşündüm. Ritüel yok, heyecan yok, çok çalışma var,
teknoloji nimetleri var, ama sanırım Ruh yok.
Dün son teknoloji wireless ile çalışan ütü masası ve ütü
gördüm, çalı süpürgelerin yerine kendi kendine süpürebilen robot süpürgeler, ve
daha niceleri…
Pek tabii teknoloji önemli, nimetlerinden yararlanmak önemli
ama ruhta önemli, arkamda hatırlanacağım ritüeller bırakmak istiyorum, Türkçe
deyim ile ayinler J) işte bu sebeple halen hıdrellezde evrilmiş ayinlere devam ediyorum, acele bacılar yapıyorum.
Kim bilir?
Güzel anılara iz bırakmak dileğiyle,
Güneş Banu Kocatepe
Mayıs 2021
Yorumlar
Yorum Gönder