AY HADİ İNŞALLAH :)

Aldım ‘’Ay Hadi İnşallah’’ Pucca’nın 4. kitabını, kendime verdiğim yetkiye dayanarak, Pazar gününü tembellik günü ilan ettim.

Hafta içi o kadar çalışkan ve stres içindeydim ki, tam manasıyla tembellik gününü hak ettim.

Şayet farkındalığınız yüksek ise , hassas bir kişilik iseniz benim gibi, Yeryüzü çekilmez bir yer zaten, üzülecek, dert edecek çok şey var. Bari Pazar günü unutalım dertleri tasaları dedim.

Bir kere bugün  asla haber izlemeyeceğim. Çünkü üzüntüden kahroluyorum.

Asla ev işleri ile vakit harcamayacağım, hizmetçi ruhlu olmanın hiç manası yok, zira bugün tembellik günü.
Kitabım, battaniyem, kedim, gazetelerim, açık olan sadece sesine kulak kabarttığım televizyonum, çayım, kekim ve Pazar günü başlasın.

Eşim hissetmiş olmalı ki, güne onun güzel mantarlı, karamelize soğanlı omleti ile başladım. Ben sadece çayı demledim. Bu Pazar brunch falan yok, evimizdeyiz. Çayımız yogi çayı, içinde bergamut ve karanfilde var. Nefissss.

Film keyfi olmadan olamaz dedik, açtık filmimizi, ‘’diğer kız kardeş’’ isimli engelli bireyler ile ilgili Diana Keaton imzalı hoş bir film.
Hala PTT konumundayım. Benim jenerasyon bilir, pijama terlik televizyon J

Kahvaltı biteli bir saat oldu, masa hala ortada ne de olsa tembellik günü. Oğlumun doğum günü için yaptığı kekimiz ile çay keyfine devam. Nasılsa yarın pazartesi her pazartesi gibi diyet faslı başlayacak.Tembellik gününe ilaveten şımarıklık günüde. Diyet falan yok.

Film bitti, geçtim gazete keyfine. Çok şükür moral bozacak fazla haber yok. Var ise de süratle geçtim.
Bir tarafta Pucca’nın yeni kitabı, diğer tarafta Ahmet Ümit’in son kitabı, kedimde LOKUM Hanım  ayak ucumda, lütfen bitmesin bu gün der gibi ara ara bakışıyoruz.

Biraz o geriniyor biraz ben. Henüz sendrom falan yok ikimizde de. Yarının günlerden pazartesi olması şu an hiç umurumuzda değil.

Kuluçkada gibiyiz, battaniyenin altında o mırıl mırıl, ben pırıl pırıl  biraz kestiriyoruz.

Derken saat oluyor üç, başka bir film buluyor eşim. Kah izliyorum, kah kestiriyorum. Sanırım vücut yorgun yoksa bu kadar uyunur mu?

Zil çalıyor, ne yazık ki tembellik gününün sonu, minik yeğenim gelmiş, SÜRPRİZ.

Ev ve tüm canlılar, bir anda, enerji patlaması yaşıyor. Arabalar, oyuncaklar, neşeli cıvıl cıvıl bir ses. Pili hiç bitmeyen,  pembecik yanaklı, kırmızı dudaklı nefis bir oğlan.
Miskinlik falan kalmıyor hiç birimizde. Evi alarma geçiriyor. Adı gibi, Rüzgar gibi esiyor velet. Yeniden çaylar, kekler, börekler, sofra keyfi.

Bu hafta sonu da böylece biter, kendime verdiğim yetkiye dayanarak saat dörde kadar süren tembellik günü o saat itibari ile son bulmuştur.

Haftaya Pazar gününe, Ay Hadi İnşallah…

Sevgiyle

G.Banu Kocatepe
Kasım 2013-11-24



Yorumlar

Popüler Yayınlar