OTU ÇEK,KÖKÜNE BAK...
‘’Otu
çek , köküne bak ‘’
diye Atalar boşuna konuşmamış. İnsanları, hayvanları dış görünüşüne göre değerlendirmeyeceksin.
Özüne kökenine ineceksin, asil ise ne ala, korkma.
Benimde böyle düşünüp , yanıldığım günlerden bir
gün bu gün.
Benim prenses kedim, o anlata anlata bitiremediğim
hanımefendi görünüşlü, parlak tüylü, koca yeşil gözlü, uslu mu uslu, bazen ses
tellerinin olmadığını düşündüğümüz LOKUM (Kedimin) içinden tam bir avcı,
atarlı, inatçı, egosu yüksek, manyak bir kedi çıktı.
Neymiş benim prensesim inanamadım. Şoktayım,
şoktayız. Meğer sadece adı Lokum’muş.
Olay günü evimize babamın sekiz yaşındaki asabi
kedisi ALA , komşuların şerrinden bir iki günlüğüne misafir olarak geldi. İlk
etapta anlaşamayacaklarını tahmin etsem de kendi kedimizden çok, edepsiz
Ala’dan endişemiz olduğundan bayağı gerildik ve heyecanlandık hep birlikte.
Misafir gelirken eli boş gelmemiş, cezalı ama
cezasız gibi kuzu kuzu getirdiler. Ellerinde havalı bir koca kutu mama, mama
kapları, su kapları ve kutusu ile teşrif ettiler Babam ile birlikte. Ala’da
dişi, bizimki de dişi olduğundan aklınıza gelen tehlikede yok, bir iki gün
mecburi arkadaşlık edecekler, sonra Ala burnu sürtünce evine dönecek, plan bu.
Çünkü evde Aladan başka altı kedi daha var ve Ala hepsine kök söktürüyor.
ALA, Evin baş çavuşu.Tipini de görseniz büyümeyen
cinsten, kedinin cücesi , adı gibi çok renkli, ve çok sesli, mırıl mırıl
konuşan, diğer hepsini hizaya dizen bir
hayvancağız. Rahmetli Anacığımın da en kıymetlisi. Diğer bir önemli özelliği de
kucağına çıktığı yaşlılar bir iki haftaya ölüyor.Şaka değil, babaannem, anneannem
ve diğerleri…
Neyse efendim, gürültülerinden karşı komşuya
gelenler geliyor ve sonuç Ala bizim evde.
Ala bir havalar içeri girdi. Evindeki gibi edepsiz
veeeeee fakat oda ne?
Gördü gününü.
Her kuşun eti yenmez gibilerinden bizim prenses
bunu bayağı hırpaladı. Artık evini kollamak mı dersin, burası benim yavrum mu
dersin, sen sokak kızı İrma’sın ben çinçila İran kırması , cins kediyim düşüncesi mi
dersin, ALA’yı tüm gün boyunca dövdü. Dövmek
az kalır, paraladı.
Bizim prensesin içinden bir cadı çıktı. Kapalı
kapıları açmak, misafiri (ALA) kovalamak, sesi çıkmadığını sandığımız Lokumdan
soprana sesler çıkarmak , ulumak , hepsi bizde.
Benim alt komşuda ayaklandı mı? Aldık mı başa
belayı.Evden çıkan seslere inanamazsınız.İki minik yaratıktan bu sesler Hakan
Aysev’den çıkmaz inanın.
Hani otu çekip köküne bakacaktık.
Hani benim kızım cins kedi idi. Kıro değil idi.
O tezgahlara çıkmayan, sesi çıkmayan kızımı
çıldırttılar.
Kıskançlıktan çatladı ve misafiri çatlattı.
Kadın kısmını kıskandırmayacaksın arkadaş.
Sonuç, ertesi sabah Ala evine gitti.
Giderken getirdiği o havalı mamasını, mama kabını,
kutusunu da götürdü.
Çokta meraklıydık seksen TL’ lik mamana.
Gerçi Lokum gitmeden bayağı bir kısmını yedi J) ama artık o kadar olsun,
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer diyerek,
insanları ve hayvanları dış görünüşlerine göre yargılamayalım diyerek, konuyu
kapatalım.
Sevgiyle…
Yorumlar
Yorum Gönder