BÜYÜK NUH TUFANI
Büyük Nuh Tufanı; her kültürde ve
mitolojide farklı yorumlansada herkesin bir şekilde bildiği ve inandığı önemli
bir olaydır. Farklı paradigmalarla tüm insanlığı ilgilendirir.
Türk Mitolojisinde; Türklerde "Taşkın"
olarak anılır. Hıristiyanlık, Musevilik ve İslam ile birlikte tüm Dünyanın
ortak bir inancı haline dönüşmüş ve zaten pek çok toplumda var olan tufan
inançlarıyla da birleşmiştir. Türk kültüründeki önemi yeryüzünün yeniden ilk
başlangıçtaki sularla kaplı haline dönmesidir. Yenilenmenin sembolüdür fakat
yenilenme bir çeşit devrim ile ortaya çıkmaktadır. Çünkü tufan ile eskimiş olan
her şeyin sonu gelir ancak dönülen yer ise başlangıç yani öz’dür. Bu bağlamda
yaşamın bir çember olduğu inancını benimseyen ilkel toplumların düşünce
sisteminin en güzel örneğidir. Kötülük yüzünden kaos ortaya çıkar ancak
sonradan yeniden dinginleşir. Nuh Peygamber (Türklerde Nama
adıyla bilinir) bir gemi yapar ve bütün canlılardan bir çift alarak taşkından
korunur. Tufan olacağını "demir boynuzlu kök teke" önceden haber
vermiştir. Bu teke yedi gün dünya çevresinde dolaşmış, acı acı melemiş, yedi
gün deprem olmuş, yedi gün dağlardan ateş fışkırmıştır. Tufan şöyle Altay
söylencelerinde anlatılır: (kaynak vikipedi)
Farklı mitolojileri incelemek
isterseniz şu ara sinemalarda gösterime giren, büyük oyuncuların oynadığı,
gerçekten nefis bir görsel şölen olan NUH ‘’Noah’’ filmine gitmenizi şiddetle
öneririm.
Özünde Bizlerin (TÜRKLERİN) bildiği
bilindik yaklaşıma yakın olsa da , farklı bir bakış açısı ve GÜZEL mesajlar
içeriyor. Alabilene tabii.
Ben üç boyutlu seyrettiğim filmde
hem çekim kalitesine, hem oyuncuların performansına , hem mesajlara hem de
filmde ismi ‘’Hem’’ olan zat-a bayıldım.
Her insanın içindeki iyilik ve
kötülük filmde gözler önündeydi. Peygamber dahi olsa insanların içindeki
kötülük ‘’dozunda’’ işlenmişti. Kötülükle
ve kötülerle mücadele sürekli olagelen bir durum iken, kötülüğü yönetme ve
iyiliğe çevirme çabası benim için vurucuydu.
İnsana, evladın bile zarar verebileceği diğer bir
mesajdı. Her ne kadar bizim millet
-Babana bile güvenme
gibi
Büyüüük lafların ardına sığınsa da,
kötülük tüm insanlığın içinde bulunan, bazısında uyumayı tercih etmiş , fakat
bazısın da sürekli uyanık ve aktif olan bir canavardır mesajı önemli idi.
Şehvet konusu ise son derece safiyane
işlense de, insanoğluna verdiği zarar kaçınılmazdı.
İçgüdülerin önemi, sıradışı bir
uslüple yaşatılmıştı.Açlık ve seks gibi.
Üreme ve çoğalma ise o dönem de
insanlığın devamı için ‘’gerekliliği’’
olduğundan şimdilerde ki üç çocuk şart baskısı ile değil tamamen farklı bir göz
ile yansıtılmıştı.
Adem ve Havva’dan gelen yasak
meyvaya duyduğumuz ilgiden sonra insanoğlunun başına gelenler ise kendine mesaj
arayanlar için yeterli bir görsellikte sunulmuştu.
Habil ve Kabilden bugüne gelen
kardeş kavgalarına gelirsek, seyrederken hissettilerse memleketimin insanına
!!! son derece açık bir mesaj olamakla birlikte derin anlam içeriyordu.
Filmde Hem ve Şem kardeşlerinde
birbirine gireceğini düşünürken ben, filmin sonunda şaşırdım ve içimdeki ön yargıyı farkettim.
Önyargıların ve genellemelerin
tehlikesine bir kez daha vakıf oldum.
Eşlerin birbirine olan saygı ve
sevgisi ise filmin sonunda göz yaşlarına boğulmama sebep oldu. Karşılıksız, katıksız
ve saftı.Tıpkı bizim hikayemiz gibi.
Arada Dünyevi işlerle
saçmalasakta, özü yakaladığımızı düşündüm.
Kendi penceremden, kendi bakış
açımı paylaştığım, seyreden herkesin farklı bir bakış açısı yakalayacağı filmde
, alınacak mesaj çok.
Örneğin doğan ikiz kız çocuklar
için oğlumun , eşimin ve benim yorumum tamemen farklı idi .
O yüzden herkesin görüsüne saygı
duyup, güzellikleri paylaşmak için hadi hepiniz Büyük Nuh Tufanı filmine.
Russel, Emma, Antony için yeter,
döktürmüşler.
Oradaki gibi iyilikle
sarmanlanacağımız güzel günlere,
İnsana ve insanoğluna rağmen.
Sevgiyle...
G.Banu KOCATEPE
Nisan 2014
Yorumlar
Yorum Gönder