ŞİŞKİN EGO (Alıntıdır...)
https://moralev.com/2014/06/23/cennetten-mektuplar-4954-bazen-siskin-egolu-birilerini-yumruklamak-ve-bulunduklari-yerden-bir-iki-basamak-asagi-indirmek-isteyebilirsiniz/
Sevgili Dostlar, bu mektup gerçekten cennetten çıkma! Hepimize ilişkilerimiz hakkında harika öneriler veriyor. Bu mesaj Mor Alev Dostu tarafından çevrilmiştir, benim gözümden kaçan bu önemli mektubu yakaladığı ve çevirdiği için kendisine çok teşekkürler. Orijinal İngilizcesine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Sevgili Dostlar, bu mektup gerçekten cennetten çıkma! Hepimize ilişkilerimiz hakkında harika öneriler veriyor. Bu mesaj Mor Alev Dostu tarafından çevrilmiştir, benim gözümden kaçan bu önemli mektubu yakaladığı ve çevirdiği için kendisine çok teşekkürler. Orijinal İngilizcesine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Tanrı dedi ki;
Gördüğünüz gibi, ne kadar çok insan hayatınızı zorlaştırıyor. Açıkça söylemek gerekirse, başkalarının ne derece zor olup olmadıkları önemli değildir. Önemli olan, sizin içinizde aksayan bir şey vardır. Elinizde ne kadar kanıt olursa olsun, yine de içinizde dikkatinizi vermeniz gereken bir şey vardır. Birileri, dışınızdaki bam teline bastığında, içinizdeki bam teli de, titrer.
Kendinizi “hata bulucu” olarak adlandırmaktan, pek hoşlanmıyorsunuz. Ancak, hayatınızda sizi memnun eden, kaç tane ‘hatasız’ kişi var? Ve siz, kaç ‘hataya’ takılıp düştünüz?
Siz hayatta ne kadar çabalıyorsanız, başkaları da çabalıyor. Bazen kendinizi, çıkmaz bir sokağa girmiş gibi hissediyorsunuz. Tüm duvarları yıkmak istiyorsunuz. O duvarlar sizin içinize, Sevgililer! Çoktan yıkılması gereken duvarlar, sizin içinizde.
Evet, o sevdiğiniz dostlarınızın da, düşmanlarınızın da, kendi içlerinde aksayan bir şeyler var. Aynı sizin gibi… Şunu anlamalısınız. Biz burada hatanın kendisini tartışmıyoruz. Biz, sorumluluktan bahsediyoruz. Haydi, sorumluluk olgusuna yeni bir açıdan bakalım. Sadece şu soruya verilecek cevapta yatan sorumluluğu düşünmeye çalışın.
(Sizi üzen ya da zorlayan kişilere karşı) “Yapabileceğim bir şey var mı?” hatta daha da iyisi; “Ne yapabilirim?”
Ben size tüm samimiyetimle, yapabileceğiniz bir şey olduğunu söylüyorum. Ama size göre elbette ki diğerleri, yani şu ‘diğerleri’ dediğiniz diğerleri, davranışlarında ya da anlayışlarında bazı değişiklikler yapabilirler. Öyle değil mi? Kesinlikle yapabilirler ve Siz de yapabilirsiniz. Yapmalısınız! Şu an bizi ilgilendiren sizlersiniz, Sevgililer (diğerleri değil). Değişmek zorunda olan sizlersiniz. Siz, içinizde bir şeyleri değiştirdiğinizde, zorluk dediğiniz tüm yapılandırmalar da değişecektir. Evet, Sevgililer! Karşılaştığınız zorluk her ne olursa olsun, onu nasıl karşıladığınıza dair tavrınızı değiştirin.
Ben size, iddialı bir değişimden söz etmiyorum. Sadece (olaylara) farklı bakmanızdan bahsediyorum. Ben sizin kendinizi, “sadece sahnede yürüyen biri” gibi görmemeniz gerektiğinden bahsediyorum. (olaylarda herhangi bir etkimiz yokmuş gibi; biz hiçbir şey yapmamışız gibi; sadece karşı tarafın hatalı olduğunu düşünmemiz gibi…) Öyle veya böyle, bu sahnede siz de bir etkendiniz. Dolayısıyla, şayet tahammül sınırlarınızın dışına çıkmışsanız, farklı bakmak zorunda olduğunuz bir şeyler var demektir.
Birisinde çok fazla EGO var ise, o zaman siz EGO’nuzdan bir miktar eksiltmelisiniz. Çünkü EGO’nun haricinde, neyle sinirleneceksiniz? EGO’yu bir kenara çektiğinizde, geriye ne kalıyor? Sadece kemikler. Sadece gerçek. EGO olmazsa, daha doğrusu EGO şişkinliği olmazsa, darılma duygusu da olmaz. Hiç kimse size kendinizi, önemsiz ya da değersiz hissettiremez. Bunu ancak kendi EGO’nuz yapar. EGO’nuz sizi, gücenmiş hissettirmekte, oldukça hızlıdır. Ancak Ruhunuz, kesinlikle gücenme duygunu hissetmez.
Önce kendinize itiraf etmeniz gereken bir şeyler var. Böylece olaylara daha farklı bakacak, daha iyi anlayacaksınız. Siz sakin olursanız, diğerleri de sakin olacaktır. Kime ve neye karşı mücadele ediyorsanız, kendinizle mücadele ediyorsunuz demektir.
Bazen (şişkin EGO’lu) birilerini yumruklamak ve bulundukları yerden bir iki basamak aşağı indirmek isteyebilirsiniz. Bu düşüncenizde haklı olabilirsiniz. Ancak haklı olsanız bile Sevgililer, o zaman sizin içinizde de bir iki basamak aşağı indirilmesi gereken bir şey var demektir. Önce kendi ocağınızın küllerini temizleyin.
Ben size bir aziz olun demiyorum. Ben sizin “silik” birisi olmanızı söylemiyorum. Ben sizin, kendinizi anlamanızı istiyorum. Kendinizi ne kadar fazla anlarsanız, başkalarının hataları da gözünüze o kadar az batacaktır.
Karşınızdakilere bir şans verirseniz, kendinize de bir şans vermiş olursunuz. İşte size bir şans! Tam da şimdi! Kendinize şimdi bir şans verin. Unutmayın, hayat size ne kadar ihtiyacınız olursa, o kadar çok şans verir.
Başa çıkmakta zorlandığınız birisi, uzaklara gitmişse bile, yine de öfkeniz kursağınızda kalıyor. Belki de o kişi Dünya’yı terk etmiştir ama yine de öfkeniz kursağınızda kalmıştır. Mesele şu ki, bu kez sahneye bir başkası çıkacaktır ve giden kişinin yerini alacaktır. Çünkü siz hala burada, olduğunuz yerdesiniz. Bu zorlukla henüz baş edemediyseniz, o zaman hala görmeniz ve salıvermeniz gereken çok şey var demektir.
Telif Hakkı© 2014 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir
Yorumlar
Yorum Gönder