GEZELİM-GÖRELİM (MOSKOVA)
Gezelim Görelim serimize devam
ediyoruz canlar, çok tesadüfi gittiğim Moskovayı birde benim gözümden,
penceremden anlatıklarımla okuyun.
Son derece hazırlıksız bir günde tesadüfen
izinli olduğum bir dönemde , eşimin işleri nedeni ile bir seyahati gerçekleşti,
bir saat içinde hazırlandığımız bir kararla paldır küldür gittim Moskovaya.
Uçağın kalış saatine iki saat vardı
ve Yeşilköyden kalkacaktı, düşünün ben iki kişi için yarım sdaatte valiz
hazırlayıp düştüm yollara.
Ne de olsa gezeceğiz göreceğiz.
Biz kadın milletine hadi hoppa
demen yeterli, yarım saatte harikalar yaratırız, en hazırlıksızımız bile o cık kadar
valize üç çift pabucunuda sıkıştırır ve kapıda hazır ve de nazır gezmeye hazır
kıvama gelir.
Giderken uçak seyahati boyunca aklımda
bin bir türlü hikayeler filmler geçti, ne de olsa herkesin Moskovaya dair yalan
yalnış yada doğru fakat kendince anlattığı bir sürü pencere var.
Mesela şu karşı cinsin anlattığı hikayeler , öyle bir anlatırlar ki,
sanırsın havaalanından itibaren bu sülün hanımların hepsi bunları bekliyor.
Gördük efenim...
Boy, pos, endamın dibi olan bu hatunların saçları güneş
sarısı, yumuşacık, doğuştan fönlü mübarek. Hepsinde son derece özgüvenli
kıyafetler, eeee kavun tatlı hatun ne yapsın, kısacık şortlar bu kadar mı güzel
durur. Uzun, upuzun giyende çok ama
düğme ve dekolte ile göstermelerini istedikleri her yer ortada. Hal böyle
oluncada bizimkilerin algısı malum, hatunlar bize bakıyor ile doğru orantı
kurup yazık bayağı bir inanıyorlar. İlla bakanı ilgileni vardır yok değil,
kadın erkek ilişkisi malum. Arz talep her yer aynı. Moskovada, İstanbulda,
Bingölde. Düşündüğün, düşünülen, hayal ettiğin, gerçekleştirdiğin,
bilebildiğin...
İnsana dair her konuda olduğu
gibi...
Sokaklar temiz, bakımlı, özenli, insanlar
daha kontrollü. Çerini çöpünü lökedenek sallamıyor meydana.
Yurt dışında herkes okuyor azizim
diyenlere inat, bir tane okuyanına rastlamadım ne yazık ki, ne metroda, ne
cafelerde. Bizi küçümsemek için uydurulan başka bir hikaye bu da.
Yemekler et ve hamur işi
ağırlıklı, börekleri, güzel, bunun dışında iyi peynirden
analmıyorlar.Kahvaltıda domuz jambon, meyve, ve hamur işi yiyorlar. Mantara ve
lahanaya bayılıyorlar. Herşeyin içinde
mantar, lahana utanmasalar tatlıya da koyacaklar. Bira malum çok seviyorlar. Votka
bilindik. Fast food zinciri kaynıyor her yer. Gözünü seviyim memeleketimin. Yaşasın
Türk Mutfağı.
Alış-Veriş ; mağazalar standart ,
merkezlerde her yerde her dükkana ulaşmak mümkün, Dünyanın en pahalı şehri
olduğu gerçeği doğru.Türkiyede artık herşey bulunduğundan vay be ne mağazaymış
diyeceğim hiç bir mağazayı göremedim. Değişik gelen tek şey, alış veriş
merkezlerinde ki manikürüstler oldu. Hepsi renkli bir masaya dizilmişler, kadın
erkek manikür yapıyorlar, üstelikte bizdeki gibi değil, sadace törpü ve fiyatta
bizim paramız ile 75tl. Hadi ordan...
Tekne turlarına bayıldım, hayret
iyi bir şey söylüyorsun diyenlere, gerçekten hoşuma gitti. Çünkü teknelere binme
sırasındaki özen ve dikkat taktire
şayandı. Engellilerden tutta, köpekli kişilerin bile rahat binip inebileceği
bir aparatla korkusuzca teknelere binip, tarihi yapılarını
seyreyleyebiliyorsun. İnsana ve yaptıkları işe saygıları var. Bizde bırak
tekneye inip binerken gösterdiğin eforu, yamuk yumuk iskeleler, feribottan
düşen araçlar, Dünya basınına rezil olmuşluğumuz var. İçim acıdı.
Metroları toplu taşıtlarını malum
herkes biliyor ve taktir ediyor. 1935 yılında inşaa etmişler, içleri son derece
bakımlı, yerin dibinin dibine bile özen göstermişler, avizeler, ışıklar, yardım
butonları yıklıyor. Örnek alınası. Helal olsun.
Meşhur bir Arbat sokakları
varmış, aman efendim ölmeden gidilecek yermişte, şöyleymişte böyleymişte.Taksim
bin basar o kadar.
Tabelalarda krill alfabesi, bin
kez daha şükrettim Atatürk’e ve latin alfabesine, ters üçgenler, ters v ler,
kuyruklu b ler, hepsi çılgın. Burada kendimi taktir etmeden geçemeyeceğim, iki
günde söktüm alfabeyi, gezeceğim ya can havliye J), burger
king ve mc donalds dan yola çıkarak. Alt tarafı 23 harf, okumama, yönümü
bulmama yardımcı oldu. Teşekkürler Atam.
Krill alfabesini bulan zatı
muhteremin birde büstünü dikmişler, Allaha havale ediyorum.
Büst demişken, heykelde ,
sanatta, tiyatroda, balede söylenecek tek bir söz yok. Helal olsun. Yürüyün be
koçum kim tutar sizi.
Bizde ise malum, tiyatrolar
kapanıyor, baleler az, mekan yok, bir sinema tutkusudur gidiyor, sorma...
Park ve bahçelere gelince, hep
sulu sepken, her parklarından su fışkırıyor.Bakımlı, temiz, gençler sağlıklı,
enerjik, eğlenenler, dans edenler, ülkemde de en yakın zamanda olmasını
dileyerek;
Benim gözümden Moskova efendim.
Çok okuyan mı, çok gezen mi diyenlere, ikiside şart diyerek,
Sevgiyle...
G.Banu KOCATEPE
Ağustos 2014
Not: Bu arada Ergenus Moskova’ ya
gitme kararı aldığımızda evde olmadığından
(yüzüne hasretiz oğlummmmm,
Firadımmm ) bu güzel kızları kaçırmanın verdiği kıskançlıkla bir hafta boyunca
her türlü kaprisi yaptı. Anneciğim biz acilen gidiyoruz diye attığım sms mesajıma;
- insanlar acilen bakkala çakkala
gider, sizin gibi Moskovaya değillllll diyerek küsme faaliyeti gerçekleştirdi. Telefonlarımız
yanıtsız kaldı, Lokumu (kedimizi) merak edip sorduğumuz da, sadece
- yaşıyor diye cevap yazdı.
Anlayacağınız burnumuzdan
getirdi.
Bir gezi bu kadar güzel yazılır.Moskovayı senin gözlerinden gördüm.
YanıtlaSilteşekkürler :)
Sil