RUHUM TARUMAR
Geçen
haftalarda, ergenusum’dan çok bunaldığım, her şeyinin bana battığı günlerde
yoğun baş ağrısı ile eve dönüyordum.
Kafamda
bin bir düşünce, tilkilerin kuyrukları birbirine değmeyecek cinsten fing
atarlarken; birden servis aracı önümde durdu.
Servis
aracının logosu dikkatimi çekti, özel gençler merkezi gibi bir şey yazıyordu. İçerden
inen ergenus’u annesine teslim ettiler. 16-17 yaşlarında bir erkek, tahmin
edeceğiniz gibi zihinsel engelli. Down sendromlu / Mongol değil, başka zihinsel
engeli var. Zıplayarak indi, ve kendisini bekleyen annesine sarıldı.
Birlikte
ilerlerlerken bende arkalarındayım.
Annenin
yoğun sevgisi, elinden tutmuş ilerliyorlar. Bu arada anne şap şap kafasını
yüzünü öpüyor. Belli ki gün içinde okulunda olduğu için özlemiş. O da onu
kontrol edilmez motor ve beden hareketleri ile sevmeye çalışıyor.
Gözyaşlarıma
engel olamadım. Baş ağrısı hikaye, zırıl zırıl ağlıyorum.
Ben
ergenusa takmışken, üstelikte tırı vırı denilen şeylere, ipe sapa gelmez şeylere,
diğer gözümüzün göremediği, farkında olmadığımız analar nelerle uğraşıyor
dedim.
Derdin ne
diye sordum kendime, evet zaman zaman bunalabilirsin ama bak neler var. Kim bilir
nasıl dua ediyordur anacığı. Tek isteği sağlıklı olmasıdır, ölse bile arkada
bırakacağını düşünmeyeceği sağlıklı bir evlat.
Varsın
ergenusluk yapsın. Dert dediğin nedir ki dedim kendime. Şükrettim her zamanki
gibi, silkelendim, koştum eve, sarıldım ergenusa koklaya koklaya yaradana
şükrede şükrede öptüm.
Daha
dinginim, daha sakinim.
O günden
beri her akşam karşılaşıyoruz yeni fark ettiğim ana oğulla.
Algıda
seçicilik belli ki, artık gözüm onlarda, çok tatlılar, keşke elimden bir şeyler
gelse.
Anlayabiliyorum
yaşadıkları zorluğu, fakat karşılıklı sevgileri inanılmaz.
Neler
yaşıyor olabileceklerini kestirmeye çalışıyorum.
Kız olsa
daha mı kolay olurdu diye düşünüyorum, cinsiyet fark etmez ama, erkek daha
kuvvetli, annecik zapt edemiyor bazı günler. Kız olsa da menstrasyonu var, ne
yapıyor acaba analar diye düşünürken, dün akşam gene karşılaştık,
Servisten
inen delikanlıya herkes dönüp dönüp bakıyordu.
Yürüdüğümüz
yer, mahallemiz herkes birbirini tanıyor, marketimizin önündeyiz, ne olduğunu
anlamaya çalışırken gördüm manzarayı. Bizim oğlan ereksiyon halde inmiş
araçtan, anacığı bir taraftan önünü kapamaya çalışıyor, bir taraftan oğlanın
eve geliş sevincini dizginlemeye.
Yaşadığım
duygu selini, ruhumun tarumarını anlatmaya kelimeler yetmiyor.
Allah yar
ve yardımcıları olsun.
Nerede
varsa analara onlardan daha uzun ömür versin yarabbim.
Onları
karşıklıksız seven anaların dışındaki insanlara muhtaç etmesin.
Sözün
bittiği yerler var ne yazık ki.
Şükür, şükür,
şükür, yüz bin kere şükür.
Sevgiyle,
sağlıkla…
G.Banu
KOCATEPE
Ağustos 2015
Yorumlar
Yorum Gönder