SONSUZA DEK EVETTT
Yirmi yıl önce bugün , sonsuza dek evet
dediğim gün, evlenmişiz. Küçücüğüz. Birimiz yirmi üç, diğerimiz yirmi altı
yaşında.
- Hadi
canımm nereniz küçük, Anadoluda yahut eski dönemlerde millet on sekiz
yaşlarında evleniyor , siz bayağı kazık kadarmışınız,
diyenleri duyar gibiyim.
Gerçekten küçüğüz. Hayatın ne
olduğunun farkında değiliz. Eğitim yeni bitmiş, bunu dışında , dış Dünya,
sadece yakın ailenizde gördüğünüzden ibaret.Yalanlardan, dolanlardan, riyadan
uzak.
Aşk o kadar yoğun ki, gerisi
dertler,tasalar hikaye.
Beraber büyüdüğün ilk yıllar, hayatı
öğrenirken, aynı zamanda kendini de öğreniyorsun. Lüzumsuz didşmeler, ben sen
tarışmaları, para telaşı, derken üreme güdüsü ile çoluk çocuk.
Şimdi geriye baktığımda , zamanın
su gibi aktığını görüyorum.
Nasıl geçmiş anlayamıyorum. Özetlersem,
her güçlüğe rağmen, aşkımın hiç bitmediği bir evlilik, ilk yıllarda ki
zorlukların dışında genel olarak seven, sevilen, sarmalayan, koruyan, çalışkan
bir eş. Sonsuza dek evet dediğim, asla pişman olmadığım, hala içimin titrediği
bir evlilik.
Bu sadece şans değil, bu
karşılıklı emek. ‘’Emek olmadan yemek olmaz’’ sözü bence evlilikler için cuk
oturmuş bir söz. Karşılıklı sevgi olmazsa olmaz, ama daha önemlisi SAYGI.
Veee Empati, bunlarda evlilikte
şart.
Evlilik sözleşmelerinin yapıldığı
günümüzde, ki ; bu muhabbet beni
şaşırtıyor ve üzüyor. Karşılıklı bir ilişkiye başlarken menfaatlerin bu kadar
açık olması bizim insanımızla örtüşmüyor. Batıyı taklit ederken özümüzü
kaybediyoruz. Bırakalım bu sözleşmeleri, kalbimizi, ruhumuzu dinleyelim.
Bittikten sonra kopardığın
kopardığını sandığın madde maddiyat aslında senin ruhunu koparıyor. Giden
gitsin, kalan sağlar bizimdir demeli insan. Evlilikler ilk zamanlardaki gibi
sevgi üzerine olursa tatlı olur. Mal varlığıyla evlilik yapanlara bu sözüm.
Evlilik programlarına baksanıza
utanamdan soruyor insanlar evin var mı, paran var mı diye?
Diğer şaşırdığım grupta,
evlilikte ben-sen yapanlar, benim maaşım, senin maaşın, benim anan, senin
baban.
Biraz olgunluk lütfen.
Bu tarz kişilikler, Evliliğin
özünü özümseyememiş belli ki.
Eğitim şart. Evlilik okulları
olsa, geçinmeye gönlü olanlar katılsa güzel olmaz mı?
Ama ne önemlisi bence evlilikte,
aşk, sevgi, iletişim, empati, ve geçinmeye razı bir gönül şart.
Para , pul nasılsa oluyor. Sen
yeter ki ekmeğini taştan çıkar. Oturup beklersen, hem para gelmez, hem evlilik
biter.Tıpkı şirketler gibi...
Sözün kısası, küçücükken
verdiğimiz bir karar ile yirmi yılı bitirmişiz. Onsuz geçirdiğim her güne
üzülüyorum. Onla gezmek, onla görmek, onla gülmek, onla ağlamak istiyorum. Büyüklerin
dediği gibi, nefesi bile yetiyor bana. Umarım kendisi de bunları hissediyordur.
İnsanlar birbirini bunaltmadan,özgür ve anlayışlı olduklarında sevgi kat kat
artıyor. Belki ilk zamanlar o aşkın getirdiği kara göz ortadan kalkıyor ama,
gerçek sevgi ortaya çıkıyor.
Öyle ki, hayat onla anlam kazanıyor.
Sonsuz dek dediğim güne binlerce kez
şükrederek, nice yıllara olsun canım eşim. Yıldönümümüz daim olsun.
Dileğim, Ergenusumuzun büyüdüğünü,
mezuniyetini, askerliğini, damatlığını, çoluğunu, çocuğunu, başarısını el ele görelim. Emekliliğimizde, yaş
aldığımızda aynı duygularla , sağlıkla birbirimize
yaslanarak, herşeyin üstesinden gelebilelim.Nazarlardan uzak...
Seni Seviyorum hayat arkadaşım, yoldaşım.
Nice yıllara...
G.Banu KOCATEPE
Mayıs 2014 (1994- sonsuza dek...)
Yorumlar
Yorum Gönder