PARANOYA



Malum ben iflah olmaz bir blogger’ım. 

Tercih uzmanlığı, diyet, yemek bloğu derken, bir de en eski olan,  söyleceklerim var adında,  içimi döktüğüm, insanları kıracağıma yazıyım rahatlayayım dediğim, ne Köy yansın ne kasaba dediğim en sevdiğim bu bloğa sahibim. Bir nevi çakma yazarlık, yazarcık halleri işte.

Söyle, rahatla, ve yazılı eser bırak.

Bloğa uzun zamandır girememiştim. Sanırım iç dökme zamanım gelmiş.

Her ne kadar,  belirli zamanlarda , ‘’insana dair hiçbir şey beni artık şaşırtmıyor’’ nidaları ise dolansam da, hem vallahi hem billahi şaşırıyorum. Hatta şok şok şok oluyorum. Dilim öyle söylese de,  kalbim öyle söylemiyor.

Az önce yaşadığım konuda, paranoyamı yaşıyorum acaba dedim, zira ben deniz önce çuvaldızı kendime batıranlardanım. Keşke iğneyi önce kendime batıranlardan olsam, bazen kendime çok haksızlık ettiğimi düşünüyorum.

Gelelim bloğu sebebi ziyaretime, çok sevdiğim iki kişinin normal bir sohbet sırasındaki sahteciliklerine birden tanık oldum, bakışmalarına, imalarına. Oysa ben bir gün önce bu benim can dostum dediğim kişiydi. Şimdi paranoya hastası olmadığımıza göre, insana dair olaylara şaşırmayalım desekte, bu olayları nasıl yorumlayacağız.

Bunlar gerçekten dost mu? Düşman mı? Sıradan bir arkadaş mı? Benim hayal ürünüm mü? Samimiyetsizlik reva mı? Dost sınıfına koymadan önce hep güvensizlik yaşayıp beklemeli mi? Kimseyle gerekmedikçe ilişki kurmamalı mı?

BİLEMEDİM.

Birileri,  bunun cevabını ne olur versin.

Zira benim şu anda,  kafamın içindeki kuyrukları birbirine değmeyen tilkiler, beni cevaba götürmüyor.

Bir an gerçek paranoyakları düşündüğümde , zor valla işleri.

Sağlıkla, sıhhatle, şok olmayacağımız dostluk dolu günlere.

G.Banu KOCATEPE

Mayıs 2015

Yorumlar

Popüler Yayınlar