MIRNAV, MIRNAV DEDİK :)
‘’ Bana bir koca lazım, ama bu
gece lazım ’’ yok yok Hülya Avşarın şarkısından bahsetmeyeceğim benim Lokumdan
yani kedimden bahsedeceğim.
Lokum dört yaşında, dişi nefis
bir Persıan kedi. Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim kendisinden.
Şu sıralar evimizde yüksek volüm
ile bağırmakta, sesinde Hülya Avşarın şarkısının ezgileri var. Mırnavvvv,mırnavvv
diye.
Önceleri kısırlaştırmayı
düşünmedik, hem canı acır diye, hemde Allahın verdiği dürtü, biz müdahale
etmeyelim dedik. İlk zamanlar kızgınlaşmadan önce anlardık, daha çok uyurdu,
kediseverler bilir, eviniz güneş alıyorsa, kediniz daha sık kızgınlaşır.Bir iki
hafta kızgınlaşır, biraz ağlar, günün belli saatlerinde,ama sonunda ikna olup,
uyumayı tercih ederdi.
Bu son kızgınlık, hepimize kabus
yaşattı.Yaşatıyor. Tam iki buçuk aydır ağlıyor. Hayvancağıza eziyet etme, kısırlaştır
diyenlere,dişi kediler kızgınlık dönemini geçirmeden ameliyat edilemiyor, bizde
o yüzden beklemedeyiz.
Fakat ne bizde, ne apartman
sakinlerinde uyku kalmadı. Lokum azıyı eline aldı. Bağırmıyor resmen uluyor. O
küçücük hayvandan nasıl böyle bir ses çıkıyor inanılır gibi değil.
Sabah gene üçte dikti ayağa
hepimizi, evde kalmış kız modunda. Hırçınlık ve saldırganlıkta var. Eee hayvan
haklı, iki buçuk aydır bağırıyorum kaz kafalılar bir çözüm bulamadılar diye
atarlandı tabii.Neler yapıyor neler, şifonyerin üzerinde ne varsa atıyor,
ayaklarımızı ısırıyor, durup dururken dalaşıyor,yemek yemiyor,resmen protesto
ediyor, seks hayatına müdahelemize.
Bilmezki hep onu düşündük, keşke
bu kadar geç kalmasaydık, şimdi hem morali bozuk, hem istediğini alamıyor, hem
asayiş ber Kemal değil.Kediciğin ruhu hasta.
Sakinleşsin diye yapmadığımız
şebeklik kalmadı, cins olduğundan , o cins erkek kedi bulmak içinde uğraştık
ama erkekler nazlı çıktı. Sokaktaki erkekleri de bizim prenses istemiyor, dövüyor,tırmalıyor. Tıkandık
resmen.
Gene kalktık üçte, sevdik,
konuştuk, sus artık diye bağırdık, başka odaya kapattık, olmadı çıkardık, sabaha
kadar beşik sallar gibi, kedi eğledik.Sonuç, sabaha kadar içmiş gibi ağrıyan bir kafa, karı-koca en sonunda birbirine girme, ergenusun atarlı kapı çarpmaları derken,
Kendimizce herşeyi yaptık da, ona
bir koca bulamadık.
Sakinleşmesini beklemedeyiz, hemen
ameliyat,doğanın kanunu kifayetsiz kaldı, artık o okuduğum forumlara falan
takılmıyorum. Forumda yazılanlar Dişi kedinin ameliyatı zor oluyormuş, boynuna
bir alet takıyorlarmış sonrasında dikişlerini çıkarmasın diye, bu arada çok kusuyormuş, vs.
En azından bu acıları en fazla üç
gün çekecek, böyle değil üç gün neredeyse üç ay, üstelikte hem kendi, hem biz, hem komşular çekiyor.
Dürtüde bir yere kadar kardeşim diyerek,
Hayvan dostlarına sevgiyle...
Kedin mi var derdin var.
G.Banu KOCATEPE
Aralık 2013
Yorumlar
Yorum Gönder