BİR YER VAR BİLİYORUM...
Her büyük şehirde yaşayan
insanoğlu gibi hayallerim var benimde. Emekli olup, bir sahil kasabasına
yerleşme hayali. Muğla’nın bir kasabası, Aydın, Göcek neresi olursa.
Sağlıklı iken ama, bu keşmekeşten
kurtulup, eşimle birlikte minicik yeni bir düzen kurma hayali.
Hani şimdilerde yeşil pasaport
alıp daha keşmekeşlere gidenlere inat.
Ülkemin topraklarında, mütevazi
sakin, sağlıklı , dinlenmeli, az koşuşturmacalı bir hayat istiyorum. Çok mu
istiyorum acaba?
Herkes kendi halini düşünsün, bu
büyük il de yaşamaya çalışırken, bizden neler gidiyor.Yıpranma payı vermeliler
bize,hepimize.Trafiği, koşturması,işi...
Büyük Şehirin,yaşamanın avantajlarını düşünüyorum. Hastahaneler
mesela, Hani allah korusun bir sağlık sorunumuz olsa, buralarda çözüm bulunur
gibi geliyor. Gibi? Teknolojiyi düşünerek kendimizi rahatlatıyoruz aslında.Gidince
anlıyoruz Hanyayı, Konyayı, neyse Allah düşürmesin.
Eğitim avantajı ; kardeşim ÖSYM
istatistik yayınlamış, İstanbul,Ankara başarıda Üniversiteye yerleşme sıralamasın
da , alt sıralarda, o kendimizi kandırdığımız eğitimde fos çıktı şimdi
zihnimde. Büyük şehirde eğitim olayına ne oldu şimdi?
Eğlence hayatı desen, zaten
kendini paralasan ayda bir kereden fazla gidemezsin çünkü fiyatlar korkunç. Eee
bunun için mi bu şehri tercih. Hafta sonu sakin bir kaçamak dedikleri reklam
yaptıkları yere gidiyorsun, ana baba günü, resmen algı yanılgısı, nerede kafa
dinleyeceksin.
Trafik desen, Allahlık, bir yere
gideceksin, gidene kadar için şişiyor, zaman boşa geçiyor, güzel vakit
geçireceğin yere bomba gibi asap ayarın bozulmuş gidiyorsun.
Bunları düşündüğümde işte, henüz
sağlığım yeride iken, kafa ve beden sağlığım gideyim istiyorum buralardan.
Sabaha telaşsız uyanıyım, trafiksiz,
kalabalık olmadan. Market kuyrukları olmadan. Telefonsuz ve televizyonsuz
yaşanılacak. Gerektiğinde kullanacağım iletişim kanallarını. Skpesız, Foursquresiz,
facesiz, twittersız, msnsiz, anamız ağlıyor hepsine yetişeceğiz diye. Yoruluyoruz
aslında ama farkında değiliz. Güzel bir yere gidip bunun keyfini çıkarmak
yerine, resim çekip sosyal medyada paylaşacağım derdinden , ne olduğunu
anlayamadan geçen günlersiz.
Minik mütevazi bir bahçe, katkısız
olanından. Gdo’ suz.Domates, biber, ufak tefek ekme işi.
Sessiz bir sabaha uyanmak, bağ
ile bahçe ile uğraşmak. Saatlerce gazete keyfi yapmak, gazeteyi almak için
mahalle bakkalına gitmek, esnaf ile , kendimiz gibi yorgun bedenlerle iki lafın
belini kırmak, spor yapmak, bisiklete binmek,elele eşle koşturmadan
yürüyebilmek, büyüttüğümüz, büyütürken kendimizi unuttuğumuz bebelerden haber
beklemek, daha nicesi.
Neden bunları yapabilmek için
emekliliği bekliyoruz o da ayrı bir konu , keşke ülkenin koşulları herkesin
gönlünden geçirdiğini yapacaklarını, karşılayacak düzeyde olsa. Eğitimde, sağlıkta,
kültürde, insanlıkta, kalite tam olsa. Beyin göçü olmasa.
Orhan Velinin dizeleri gibi, bir yer
biliyorum, epeyce yaklaştım.
Ağlasam sesimi duyar
mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma,
ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu
kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz
olduğunu
Bu derde düşmeden
önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım,
duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Umarım, sağlığımızı kaybetmeden
yapabiliriz.
Bekle beni Muğla, Milas, Aydın, Marmaris,
adı duyulmamış kasaba.
G.Banu KOCATEPE
Mart 2013-03-15
Yorumlar
Yorum Gönder