RUHUN KELEPÇELERİ
Ruhumuzun kelepçeleri var. Elimizi,
kolumuz bağlayan. Gerçek Kelepçeler gibi. Bu da ruhumuza geçmiş.
Anahtarı ulaşılabilir olanda var,
olmayan da var.
Kurtul kurtulabilirsen.
Filmlerdeki gibi, kan ter içinde
kalırsın, kafa sağlığın yerinde ise, kurtulunabilir ama değilse, debelen dur.
Kiminde can sıkıntısı görünümlü. Ki
bu benim kelepçelerimden biri. Kiminde depresyon, kiminde boşluk, kiminde aşk, kiminde
terkedilmişlik, kiminde fobiler, ama hemen hemen herkesin ruhunda bir kelepçe.
Kimi çok sıkı, kimi gevşek.
Sapık gibi, hiç ummadığın anda
ruhunun boynuna geçiveriyor.
Onlarla yaşamaya alışmalı mı, kurtulmanın
yollarını mı bulmalı, kişiye göre değişir.Bazı gariplerde, garibanlarda,
şansızlarda bir değil, çoklu mübarek.
Bilezik gibi, renk renk, şıngır
şıngır.
Konuşabileceğin, anlatabileceğin
, ruh kelepçeleri var, ama birde kimseye anlatamadığın, bazen kendine bile dar
gelen ruh kelepçeleri de var.
Senin ruhunun kelepçesi hangisi?
Önce onu bulmalısın.
Ben kendi ruh kelepçemi buldum
bugünlerde. Kendisi ile iyi geçinmeye çalışıyorum. Alttan alıyorum. Pof pof luyorum.Okkalıyorum.
Belki yola gelir. Anahtarı verir, açar kurtulurum diye. Didişse bile benle, sesimi
çıkarmıyorum.Tartışmaya girmiyorum. Aramızda centilmenlik anlaşması yapmışız
gibi, tek taraflı.
Bazen unutuyorum anlaşmayı , kafam
atıyor.Ters davranıyorum ama. Canımı sıkıyor. Daha bir kendimle yüzleştiğim
dönemlerde. Bilimsel çözümler(doktor,ilaç vs) arıyorum, posta koyuyorum. Bakıyorum
zorla güzellik olmuyor, ilk denediğim sisteme dönüyorum.
Canım kelepçem, güzel kelepçem...
Şu aralar ruhuma geçen kelepçe, bahar
mevsiminden dolayı çoğumuzda olan kelepçe sanki. Göç etmiş mevsim kuşları gibi,
gelmiş bizim diyarlara. Ruhlara...
Bana kendini can sıkıntısı olarak
gösteriyor. Kendimi sokakalara atmamı, avare avare dolaşmamı istiyor. Herkesten
farklı olduğumu düşündürerek,yalnız kalmamı sağlıyor. Bazen kulağıma öyle
sözler fısıldıyor ki, onu dinleyecek olsam, vay halime.
Düşünüyorum, boşluktan oluyor
desem, yok değil. İş yaşamı zaten vaktimizi alıyor. Okuyorum, yazıyorum, çoluk,
çocuk, eş , sosyal hayat, yok bu boşluk değil.
Boşluk anahtarı uymuyor benim
ruhun renkli kelepçesine.
Sıkılan can koca ister anahtarı, bu
bana hiç uymaz, çok şükür yirmi yıldır aynı yastığa baş koyduğum eşim var.
Sıkılan can çabuk çıkmaz anahtarı,
bu belki uyar , denemek lazım diyeceğim ama; deneyecek cesaretim yok. Çünkü sıkılan can ile
ömür geçmez.
Rahat batması anahtarı, sanırım
benim anahtarım bu.
Buldum anahtarımı buldum.
Kalın sağlıcakla,kelepçesiz.
G.Banu KOCATEPE
Mart 2013
Yorumlar
Yorum Gönder